Dr.CAFER TATLIBAL'IN* ARDINDAN

Dr.CAFER TATLIBAL'IN* ARDINDAN

                                                              Dr.Mehmet Bozkurt

Esmer karayağız ve yüzünde derin çizgileri olan sert bakışlı bir yüz ifadesinin altında saf ve temiz sıcak ve samimi yürekli bir Anadolu delikanlısı. Hasbi ve harbi, içten pazarlık bilmez dimdik bir beden bana hep 1 rakamını düşündürmüştür. Sırtının normal kamburluğu bile düzdür.

Maraş'tan İstanbul'a gelmiştir. Lise ve üniversite yıllarının maddi sıkıntılar içinde geçtiğini biliyorum. İlk ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyorum. Ancak ben Cafer’i çoğu zaman Dr.Mazhar Özman ile birlikte görüyordum.

Üniversite yıllarında mukaddesatçı gençliğin buluşup görüştüğü iki mekân vardı. Biri İskenderpaşa cami avlusu, diğeri MTTB idi. İskenderpaşa aynı zamanda ‘Görünmeyen Üniversite’ olduğu için burada tanışıp görüşme ve dostluklar bir başka ve kalıcı idi. İşte Cafer ile burada sık karşılaşırdık. Pazar günleri Mehmed Zahid Kotku  Hocaefendinin veya M.Esad Coşan Hocamızın sohbetleri sonrasında Anadolu'nun her tarafından gelen arkadaşlar ve İstanbul'da bulunan arkadaşlar görüşür kaynaşır hasret giderirlerdi.

Görüşme Sabah namazları veya vakit namazları sonrasında da çok olurdu. Her kesimden insan ticaret erbabı, bürokrat, siyasetçi veya üniversite hocası, öğrencisi Hocaefendilerle istişare için İskenderpaşa'ya gelirdi. İşte bu ziyaretlerde Cafer’le sık karşılaşır görüşürdük. Cafer, fedakâr ve cefakar bir arkadaştı. Prof.Dr.Mazhar Özman Ağabeyin sağ kolu idi.

Ben askerlik dönüşü Vakıf Guraba'da Mazhar Bey Başhekim iken Radyoloji ihtisasına başladım. Bu sırada Cafer, Mazhar Bey'in yakınında ve sivil yardımcısı idi. Ben mezun olduktan bir iki yıl sonra Cafer mezun olmuştu. Mezun olduktan sonra Ürolojide Dr. Güven Sevin'in yanında çalışmaya başlamıştı. Cafer daha sonra ihtisas sınavı sonucu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinde yine yakın bir arkadaşımız olan Sedat Savaşer ile birlikte ihtisas yaptı. Sedat Savaşer Şişli'de ihtisası tamamladı. Cafer, bir süre sonra önce Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Bir dönem Maraş’tan Ak Parti kadrosundan Milletvekili seçildi. Ve Cafer, Maraş'a dönmüş oldu.

Birbirimizi Allah için severdik. Cafer ile ilgili üç hatıramı paylaşmak istiyorum: Ben yedek subaylığım sırasında ayda bir İstanbul'a geliyor İskenderpaşa'ya uğruyordum. Bir defasında öğle namazı sonrasında caminin kapısında bir tarafında Cafer, öbür tarafında ben Mehmed  Zahid Efendi Hocamızın namazdan sonra camiden çıkışını bekliyorduk. Ben askerlik yaptığım için yedek subay üniformalı idim.

Hocaefendi namaz bittikten sonra adeti üzere birkaç dakika yerinde oturur, cemaatten istişare için gelenleri dinler, sorularının cevaplarını verir sonra kalkar ve çıkardı. Cemaatten bazıları da hürmeten Hocaefendiyi bekler sonra camiden çıkardı. Hocaefendi çıkarken beni üniformalı görünce tebessüm etti ve Cafer’e "Sen ne zaman giyeceksin?" diye sordu. Ben nükteyi anlamamıştım. Ahmet Gök “Bu sözün manası, mektebi çabuk bitir demektir” dedi. Bu sözle, Mehmed Zahid Efendi Hocamız, gayet güzel ve ince bir şekilde çabuk mezun olması için Cafer’i uyarıyordu.

İkinci Hatıram, Vakıf Guraba'da iken… 12 Eylül Askeri darbesinden sonra, Kasım ayının ilk haftası bir gündü. Öğleden sonra hastane sakindi, hastanenin uzun koridorları vardı, koridora çıktım. Cafer uzaktan beni görünce bana seslendi. “Mehmet Zahid Hocaefendi yarın geliyor. Hocaefendi ağır hasta imiş” dedi. Hastanenin orta bahçesi vardı, bahçeye çıktık.

Hocamız Mart ayında midesinden ameliyat olmuştu. Mazhar Bey, ameliyat bittikten sonra odasında hüngür hüngür ağlamıştı. Bizde bu haberi duyunca bahçede iki arkadaş çocuklar gibi ağladık.

Ertesi günü hava alanına gittik.Hocaefendiyi uçağın kapısında ayakta görünce nispeten iyi olduğunu düşünerek çok sevindik. Hocamızı hava alanından Yahya Oğuz’un arabası ile Fatih’e eve getirdik. Hocamız, geldiğinden bir hafta sonra 13 Kasım da Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu.

Üçüncü paylaşmak istediğim hatırayı Cafer bana kendisi anlatmıştı. Mazhar Bey Başhekim iken bir ara Amerika'ya gitmişti. Cafer, arada bir Mazhar Bey'in evine uğrar, Mazhar Beyin Hanımından bilgi alırdı. Arada bir de Hocaefendiye de uğrardı. Hocaefendi de Cafer’e “Mazhar Bey'den bir haber var mı?” diye sorardı.

Bir defasında Hocamız tekrar sorunca Cafer de “Efendim Mazhar Abi beni aramaz ama Gülçin Ablaya (Mazhar Bey'in eşi) sordum, iyiymiş” diye cevap verir.Bunun üzerine Hocamız " Cafer gel seninle Mazhar'a bir mektup yazalım" der. Cafer Hocaefendinin ağzından mektubu yazmaya başlar. O sırada Mazhar Bey de Amerika'dan mektup yazmaktadır ve Hocaefendi o mektuba cevap gibi Cafer’e mektubu yazdırır. Mektupta der ki "Mazhar bulunduğun ortamın küfür ve zulmet ortamı olduğunu yazıyorsun. Ortamı kötü görüyorsun. Bu iyi bir şey. Ancak insan beğenmediği bir ortamda bulundukça zamanla o ortama alışır günahları kanıksar, imanını muhafaza etmesi zorlaşır” anlamına gelen cümleler yazdırır.

Ve sahabe devrinden bir kıssa yazdırır. "Bir gün Ebu Zer RA kölesiyle yolda giderken sahabiden biri ile karşılaşır. Sahabi "Ya Eba Zer bu ne hal, kölen ile sen aynı kıyafeti giymişsin. Köleden farklı olman gerekmiyor mu? "

Ebu Zer Hazretleri de “Sakın öyle söyleme! Ben de senin dediğin gibi konuştuğum için Peygamberimiz (SAS) bana "Ebu Zer'den hala cahiliyye kokuları geliyor" dedi. Efendimiz “Köleleriniz sizin dinde kardeşlerinizdir. Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin" buyurdu. Hocaefendi bu minvalde mektubu yazdırır ve gönderir.

Bu kıssa ile Mazhar Bey’e Cafer’i sahiplenmesi, onunla ilgilenmesi konusunda uyarmış olur. Resulullah SAS Efendimizin, Efendi ile köle veya hizmetçi arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirdiği gibi Mehmed Zahid  Efendi Hocamız da cemaat içinde farklı konumda olanların arasında kardeşlik bağlarını tesis etmekteydi.

Cafer abinin Mehmed Zahid Kotku RhA'e hastalıkları döneminde çok hizmetleri olmuş. Cafer abi kendi anlattığı bir hatırasında şöyle demişti: "Bir gün Mehmed Efendi Rh.A, elimi böylece tutarak, 'Bak Cafer, dünyalık makamlara talip olma, bugün verirler, yarın geri alırlar. Sen Allahu Tealanın makamlarına talip ol, şânı o kadar yücedir ki verdi mi geri almaz'"

Bu vesile ile gerek Mehmed Efendi Hocamıza gerek Esad Coşan Hocamıza Allah CC Lütfü keremi ile muamele eylesin ve bizi şefaatlerine nail eylesin.

Dr. Cafer Kardeşimizi de cennetine dahil eylesin ve bizi Peygamber Efendimizin havzı kevserinde buluştursun. Amin

*Dr.Cafer Tatlıbal Kimdir?

7 Mayıs 1945 Kahramanmaraş’ta dünyaya geldi. Cafer Tatlıbal, Türk doktor ve politikacıdır. Tatlıbal, İlk, orta ve lise öğrenimini Kahramanmaraş'ta tamamladı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. İhtisasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Anabilim Dalı'nda tamamladı. Van Devlet Hastanesi'nde Uzman Hekim olarak çalıştı.

Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürü olarak görev yaptı. Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Klinik Şefi ve Kemali Beyazıt Fizik Tedavi Hastanesi Başhekimi olarak çalıştı. Kahramanmaraş İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptı. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdür Vekili olarak çalıştı.

 

22 Temmuz 2007 tarihinde 23. Dönem AK Parti Kahramanmaraş milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) 54. Dönem Genel İdare Kurulu Üyeliği, Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Üyeliği, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu üyeliği gibi sivil toplum kuruluşlarında görev yaptı. Tatlıbal, evli ve 4 çocuk babasıydı. Cafer Tatlıbal, 29 Mayıs 2022 tarihinde vefat etti.

Faaliyet Resimleri